Bu Blogda Ara

23 Kasım 2017 Perşembe

...

Baktım ay parçası yüzüne.
Sessiz maviliklerin kıyısında.
Bir martı misali daldım.
Deniz gözlerine.
Yosun kokulu saçlarının ardınca kulaç açtım.
Bir parça sevda adına.
Ve balık misali düştüm.
Tuzak saçlarına.
Çırpındıkça dolandın yüreğime.
Saplandı boynuma zıpkın kirpiklerin.
Akıyordu yaramdan al dudağın gibi kan.
Ve dermanıydı
Buğday ellerin yarama.
Bir umut...
Arıyordum kalbine giden yolu.
Çetrefilli dalga boyu uzanan çakıllarda...


  Kenan Kerimoğlu-Selamet Dargın

Kıymetli dost Kenan Kerimoğlu'nun yazdığı, isim aramaya çalışırken üzerinde oynadığım şiiri buraya bırakıyorum. Biz beceremedik isim bulmayı önerisi olan bana yazsın😊😊


5 Ağustos 2017 Cumartesi

AŞIKLAR TEPESİ


falez ile ilgili görsel sonucu
   Oturuyorum aşıklar tepesinde. Aşkı arıyorum. Sende bıraktığım o muhteşem hissi. Sahi aşkım, Aşk nedir? Sen misin? Yoksa ben miyim? Yahut benliğimdekiler mi?
   Falezlerden boy uzanan mavi çarşafa dolandı bakışlarım. Bak. Bir kuş dolanıyor maviliğin mavi göğünde. Martı mı acaba? Hayır hayır. Bu başka tür bir kuş.Bilemedim cinsini. Fakat pek güzel. Kanatları mavilikleri yalıyor. Ah! Keşke sen olsaydın yanımda. Sen kesin bilirdin bu kuşun familyasını. Çok merak ettim. Yoksa sana hasretliğim değil gelişini, yanımda oluşunu düşlemem.
   Aaa! O uzaklardan görünen küçük karaltı... Bir gemi mi acaba? Belki de yaşlı ve tecrübeli bir balıkçı amcanın ekmek kavgası derdine balık avladığı bir sandaldır. Sahi ya.Balık avlama yasağı kalmış mıdır acaba? Çok severim hamsiyi. Ama şu mevsimlerini hiç tutamam aklımda. Ya da İstanbul'u merak edip uzak diyarlardan aşıklar şehri, yedi tepeyi tanımaya gelen turistlere Marmara'nın efsunlu kıyılarını tanıtan bir gezi vapurudur. Sen olsan tahminde bulunurdun. Hatta kesin şudur deyip benimle iddaya bile girerdin. Ve muhtemelen yine kazanırdın. İddalarını ve kazanıp beni sarmalarını özledim. Yoksa seni özlemelerim söz konusu bile değil.
   Aşıklar tepesi ıssız. Bir ben varım. Bir de göz hapsine aldığım mutlu ve aşk dolu bir aile. Anne küçük kızını almış kucağına, seviyor. Bizim kızımız olsaydı o anneden daha çok severdim inan.
   Baba da oğlunu eline tutuşturduğu boyundan büyük topla oynamasını seyredip arada taktik vererek futbol hakkında bilgi veriyor. Sahi sen hep derdin ya. "Oğlumuz olursa konuşmaya başlar başlamaz ona Fenerbahçe demeyi öğreteceğim. Yürümeye başladığı anda da futbol oynamayı öğreteceğim" diye. Ah ah! Sen baba olsaydın benim oğluma. Ne güzel olurdu çocuğumuz.
   Hep hayal kurardık seninle hatırladın mı? Doğacak çocuklarımızın isimleri yüzünden kavga etmiştik Ben hiç unutmayacağım. Hiç olmamış şeyler yüzünden kavga etmelerimizi özledim.Sana hasretliğimle alakası yok. Hem sana hasret değilim. Özlemedim! Özlemem! Özleyemem!
   Sen gittiğinden beridir konuşuyorlar. Senli ve benli cümleler kuruyorlar. O cümlelelerde artık biz yok! İkiye ayırdın bizi, ben ve sen yaptı. Gidişinle seni özlemelerimi yasakladın. Aşıklar tepesinde bıraktık bizliği. Bıraktın beni.
   Gitme vakti geldi. Güneş, eteklerini toplayıp kızıla boyadı maviliğin mavi göğünü. Lacivete hazırlık başladı. Yolum uzun biliyorsun. Acaba o mutlu aileden rica etsem beni de sığıştırırlar mı mutluluklarının bir köşesine.

Selamet DARĞIN


Söyleyecek pek bir şeyim yok. Kalemime ne geldiyse yazdım...

13 Nisan 2017 Perşembe

BİR AŞK(!) HİKAYESİ

   tiyatro ile ilgili görsel sonucu

OYUNCULAR
Bahar
Mert
Çiçekçi

KONU=İki sevgili olan Bahar ve Mert sahilde gezip sohbet ederken yanlarına gelen çiçekçi yüzünden kavga etmelerini anlatıyor.


  Perde açıldığında, sahilde kurulan sahnede boş bir bank ve sahilde dolaşan insanlar vardır. İki dakika sonra sahne boşalır. Önce Bahar ardından Mert sahneye girer. Bahar gülümseyerek banka oturur.

BAHAR=Oh be sonunda boş bir bank bulduk. Ayaklarıma kara sular indi.
MERT=Beni dinleseydin böyle olmazdı küçük hanım.(Bahar'ın yanına oturur.)
BAHAR=(Ellerini iki yana açıp, derin bir nefes çeker)Şu muhteşem havadadört duvarın arasına tıkamam ruhumu.
MERT=Haklısın Bahar'ın hakkını vermek lazım.(İkisi de güler)
BAHAR=(Bir kaç saniyelik suskunluktan sonra) Eee...
MERT=Ihm.. Konu açamam gerekiyor dimi?
BAHAR=Sen beceremeyeksin anlaşıldı. Hımm... Marmara'ya bir kaç mısra yazmaya var mısın?
MERT=Ben anlamam şiirden bilirsin.
BAHAR=Çok mızıkçısın ya! (Yapmacık bir kızgın bakış atar) O zaman şarkı söyleyelim.
MERT=Ha şöyle. Benim dilimden konuş. Ee hangi şarkıyı istersin?
BAHAR=Bir anda sorunca aklıma gelmedi bir şey. Senin sesinden olsun yeter ki...
MERT=Neler oluyor hayatta? Bir de şu rüya gerçek olsa. Sabah olup uyanınca...
BAHAR=(Araya atlayarak)Her şey tamamen değişse.
MERT=Her şey yine aynı kalıyordu o şarkıda yanlış hatırlamıyorsam.
BAHAR=Bence artık değişsin şu monoton hayatım.
MERT=Nasıl olacak peki bu değişiklik .
BAHAR=Senin gelişin zaten bir devrim kalbimde.
MERT=O zaman yükü bana yüklüyorsun.
BAHAR=Hayır beraber sırtlanalım diyorum.
MERT=Peki. Sana bir soru.
BAHAR=Önce benim sormam gereken bir soru var.
MERT=Peki Bahar hanım.
BAHAR=Beni seviyor musun?
MERT=(Önlerinden geçen kediye gözlerini dikip)Şu kediyi sevdiğin kadar seviyorum seni.
BAHAR=(Kediye doğru koşup kucağına alır)Şu canlıyı sevdiğim kadar hiçbir şeyi sevmiyorum.
MERT=Peki beni?
BAHAR=Mert'in beni sevdiğinden daha çok seviyorum Mert'i.
MERT=(Bahar'ın yanına gelip kediyi severek)Unutmamışsın.
BAHAR=(Kediyi Mert'e verip iki adım geri gider.)Gözlerin gibi rüyalar. Bana öyle sarıl ki bitmesin bu masal.
MERT=(Kediyi yere bırakıp)Nefesim eksikti. Kalp atışım eksikti. Her şeyimle ben eksiktim. Ama şimdi ay öyle güzel ki. Ve şimdi her şeyimle seninim.
BAHAR=Tere dılme mein meri saanson ko phana mil jayi..
Tere ısq mein meri jaan fanaa ho jaye...
MERT=Seni işte bu yüzden seviyorum
BAHAR=Neden seviyorsun?
MERT=(Yanaklarını okşayarak)Leb demeden leblebiyi anlatabiliyorum.
BAHAR=Sanırım ikimizin de hayattan beklentileri aynı..
MERT=Korkularımız, sevinçlerimiz, hayat savaşımız... Ben sende beni görüyorum.
BAHAR=(Ellerini tutup, gözlerinin içine bakarak)Hımm. Anlatsana biraz bendeki seni.
MERT=(Elini kalbine koyup)Sen  bana sorma. Buraya sor. O anlatır.
BAHAR=Senin ağzından duymak istiyorum.
MERT=Bahar sabahı açık pencereden esen rüzgarın burnuma taşıdığı taze gül kokususun sen içimde.
BAHAR=Bir de şiirden anlamam demiyor mu?
MERT=Söyleyene değil söyletene bak. Sen şiir olmasaydın. Ben okuyamazdım.
(Bahar tam konuşacağı sırada araya elinde çiçek sepetiyle bir çiçekçi girer. Çiçekçinin sepetinde kırmızı güller ve beyaz papatyalar vardır.)
ÇİÇEKÇİ=(Sepetinden bir demet kırmızı gül çıkartıp Mert'e uzatıp)Abe şugar abim. Almaz mısın şu güzel gözlü sevgiline bir demet gül?
MERT=Yok istemez
(Bahar  bozulur ama belli etmemeye çalışır.) 
ÇİÇEKÇİ=Abim güzel ablamdan değerli mi? Al bi tanecik gül. Hem çocuğuma süt parası olur.
MERT=(Sinirlenir.)İstemiyorum dedim ya.
ÇİÇEKÇİ=(Bahar'a dönüp)Ablam be. Bu oğlanda iş yok. Cebinde akrep var. Yol yakınken bırak derim. Böyle sevgili mi olur?
MERT=Sevgili olduğumuzu nerden çıkardın? Benim kardeşim.
BAHAR=(Şok bir vaziyette)Kardeşin mi?
MERT=(Kulağına eğilip)Hayatım bu şlimdi gitmez o yüzden öyle dedim.
BAHAR=Beş tl için kardeş yaptın bizi!
MERT=Napim hayatım?
BAHAR=Al bir tane gül. Nolcak?
MERT=(Gözlerini fal taşı gibi açıp)Aşkım o parayla minibüse bineriz.(Ellerini ağzına kapatıp)
BAHAR=(Sinirden kıpkırmızı kesilip) Ayy çarpılıp yampirik yampirik yürürsün inşallah! Besili öküz! Kalıbına bakan adam sanır! Ben gidiyorum! Biraz daha kalırsam kalp krizi geçiricem.
(Koşarak sahneden çıkar)
MERT=(Bahar'ın peşinden koşarak)Aşkım ben sana bizim bahçeden getiririm gül. 


PERDE KAPANIR...

 
Selamet DARĞIN

Bu sefer yeni bir deneme yaptım arkadaşlar. Yazarlık Atölyesi ödevim olan bir perdelik tiyatromu paylaşıyorum.
Umarım beğenilir.

17 Şubat 2017 Cuma

ÖLÜM!

   O gün gökyüzü alabildiğine ıslaktı. İlkbahar bütün ihtişamını yeryüzünde sergiliyordu. Aynı saatlerde yağmur ile güneşin muhteşem valsine tanıklık ediyorduk. Söyleyecek sözüm çoktu ama saatlerce arayıp taramama rağmen, ses bulup dillenmiyordu sözcükler. Defalarca söylediğim o sevda yüklü cümleleri kuramıyordum. Bu suskun çığlıklarımın tek nedeni o donuk, hissiz ve altında yatan acıya rağmen ruhsuz bakışlarıydı. Ben koşar adım yaklaştık ona, o aynı hızda uzaklaşıyordu benden. Üstelik hiçbir şey olmamış gibi monoton sıradan bir muhabbetin koynuna çekeliyordu beni. Yıllardır görmediğim halde, onun bu tavırlarını yadırgamıyordum. Alışkındım aslında. Bu kapalı kutu, gizemli yanlarıydı beni ona bağlayan. Belki sorularıma cevap verseydi, bu kadar işlemezdi içime.

   Aklımdan geçen bu düşüncelerle arada bir soyutlanıyordum dünyadan. O ise hiçbir şey olmamış gibi, havadan sudan konuşmaya devam ediyordu. Ara sıra susuyorduk. Gözlerimizin hesaplaşmasına müsaade ediyorduk. Ama çok uzun sürmüyordu bu susmalar. Ya ben ona denizde yol alan bir gezi vapurunu işaret edip alakasız sorular soruyordum.Yahut o yazılarım hakkında birkaç yorum yapıyordu. Anlamadığını bildiği halde. Aslında o hiç sevmez yazmayı, okumayı biliyordum. Odaklanma sorunu vardı. O da biliyordu benim bildiğimi. Ama sırf gerçeklerle yüzleşmemek adına anlamadığı ve sevmediği konular hakkında alakasız yorum yapıyordu. Epey bir süre sahilde deniz havasını soluyarak yürüdük. Ara sıra eskilerden söz açıldığında ikimiz de sus pus oluyorduk bir anda. Ben de korkuyordum. Ama benim korkum onu tekrar kazanmaya başlamışken, kaybetmekti. 

   Yürümekten ayaklarım ağrımıştı. O söylemese de anlıyordum. En az benim kadar yorulmuştu. Ama ben erkeğim bana bir şey olmaz diye gurur yapıp hiçbir şey söylemiyordu. Ben gördüğüm ilk banka çölde su görmüş bedevi gibi sevinerek, hızlı birkaç adımda yığılırcasına oturdum. O da bana ayak uydurdu.Yorgunlukla birkaç nefes çektim içime. Gözlerimi kapatıp nefesimin düzene girmesini beklediğim bir anda, o çok özlediğim eğlenceli kahkahası kulaklarımı doldurdu. O an gözlerimi açmak istemedim. Sanki açarsam bir daha duyamayacaktım. Hayal sanıyordum.

   Korkarak yavaş yavaş gözlerimi araladım. Hayal değildi! Benim yüzüme bakıp neşeli bir şekilde gülümsüyordu. Ben, şaşkın ve anlamsız bakışlarımı ona yönlendirince o gülmesini yarıda kesip, bir anda beni kollarını arasına alıp sıkıca sarıldı.Hiç beklemediğimiz bu yakınlaşmayı onun sessiz gözyaşları izledi. İlk etapta tepkisiz kalsam da birkaç saniye sonra en az onun kadar özlemle sarıldım. İlk defa onun gözyaşlarına şahit oluyordum. Hem de  benim için dökülüyordu o yaşlar. Yavaşça beni kendinden uzaklaştırıp, başını başıma yaslayıp gözlerimin içine baktı. Şimdi daha net görünüyordu yaşları. Ben de ağlıyordum. O sağ elini kaldırıp yanaklarımda gezdirince fark ettim ağladığımı. Gözlerimi onun gözlerine kenetleyip o anın verdiği cesaretle, "Seni çok seviyorum." diyerek hüzünlü bir gülümseme yolladım ela gözlerinin en derinlerine. O da her iki yanağıma tüy kadar hafif ama ateş kadar yakıcı birer öpücük bırakıp "Benim kadar sevemezsin!" dedi.

   Yıllardır  hayalini kurduğum bu anı yaşamanın verdiği heyecanı kaldıramayarak kendimi sonsuzluğun kollarına bırakıyordum. Güçsüzleşen bedenim yıkılırken ani bir refleksle yakalayıp korku ve heyecanla karışık adımı sayıklamasını duydum. Son defa "Seni çok seviyorum güzelim. ," deyişini.

   Gözlerimi açtığımda ilk karşılaştığım görüntü bembeyaz soğuk bir tavan oldu. Birkaç saniye sonra yaşadıklarım gözümde canlanmaya başladı.

Çığlıklar!
Gözyaşları!
BAŞINIZ SAĞ OLSUN!

En son duyduğum sözün bu olduğunu hatırladığımda yavaş yavaş tekrar gün yüzüne çıkan yüreğimin sancısıyla ve biraz önce gördüklerimin rüya olduğunu anlamamın verdiği acıyla can havliyle bir daha gelmeyeceğini bildiğim halde çığlık çığlığa adını haykırdım!


 Selamet DARĞIN...


Evet yine dram. Yine acı... Bu aralar hikaye yazmaya merak sardım. Galiba fena değil. Ama yine ayrılık kokuyor satırlar. Bir fark var ama... Bu hikaye gerçek! Maalesef yaşanmış bir talihsizlik. Umarım beğenilir. Gerçek karakteri merak edenler mesaj atsın...☺

12 Ocak 2017 Perşembe

AŞK ÜZERİNE

Anlat dediniz.
Anlatayım.
Siz söyleyin
Ben nasıl tanımlayayım.
Aşk
       bir
            deniz
Var mı bu devirde
Bir yudum
             içeniniz...

Aşk derin
           kuyu
                kuyunun
                       kurumuş
                               suyu
Var mı aranızda
Bu kuyuya taş
                        atan
Aşk uğruna
               kaldırımlarda
                                  yatan
Aşk dinlemez ferman
Zalim yardır
               derde
                   derman

Aşk ki
Uğrunda canlar yitmiş.
Sormazlar mı bana
İki kelimeyle özetlemek
Senin ne haddineymiş!

Aşk behey aşk
Uğrunda gitse bu baş
Yine gözden
                   yar
                       diye
                           akar
                               yaş....



Selamet DARGIN

Taklitler aslını yaşatır derler.  Değerli üstad Nazım Hikmet'i, onu yaşatmak adına bu şiir müsveddesiyle taklit etmeye çalıştım bendeniz.  Elbet üstadın kalemine erişmez.  Umarım beğenirsiniz.  Saygılarımla ...😊

23 Aralık 2016 Cuma

BİR GÜN BİR YERDE MUTLAKA...

Bir gün bir yerde mutlaka
Çıkacaksın sen karşıma
Nefesim karışacak aldığın nefese
Uzanıp yüreğinden tutamasam da...

Bir gün birde mutlaka
Sevdam çıkacak karşıma
Yine o çocuksu yanımla
Seveceğim seni heyecanla

Bir gün bir yerde mutlaka
Belki elin başka elde
Ama sevdan bu yürekte
Geleceksin!
Bir gün bir yerde mutlaka
Gözün takılacak benli bir noktaya
Farkına varamasan da...

Bir gün bir yerde mutlaka
Belki son nefes anımda
İsmini haykıracağım.
İnan bana sen duymasan da....


Selamet DARĞIN

Şiir yazmak güzel. Ama daha güzel bir şey var.SEVMEK! Bir de severek aşkla yazılıyorsa...
OOO tadından yenmez... Buyrun sofraya yeni şiirimle bir ziyafet hazırladım. umarım beğenirsiniz...

2 Aralık 2016 Cuma

ŞİİR KADIN ve ŞAİR KADIN...

İlgili resim


Bir şiir gibi seviyorum seni.
Öyle alelade birkaç mısra değil
Pek ustaca.
Kafiyesi, redifi, tam katılmış ahengi ile...

Yazmak ne mümkün.
Bir şair gibi seviyorum seni.
Daha ne söyleyeyim.
Biraz da sen anlat ben dinleyeyim...

Ela gözlerin alır başımdan aklım.
Ne diyeyim bilmem.
Sen gelince aklıma, kara gece ilkbahar sabahı görünür gözüme...
Sen dedim mi elim, yüzüm hep şiir olur.
Affet sabah güneşim.
Yüreğimde kor alev yar.
Seni anlatmaya yetecek sözcük hiçbir lisanda yok.
Ben yine de şiir kadın derim...
ÖZETLERİM...


Selamet DAĞIN


Ve dün gece tatlı uykumun kollarında sıyrılıp şiir deryasına daldım.
Aklım pek yerinde değildi. Sabah uyandığımda fark ettim. SEVDA KOKAN mısralar kaleme almışım. Siz de lütuf edip okursanız pek memnun olurum.
SAYGILARIMLA...